5 Ağustos 2009 Çarşamba

Welcome to the NHK


Hikikomori, bizim için çok yabancı bir kavram gibi görünüyor. Japonya'da gençlerin çoğunluğunun yakalandığı bir ruh hastalığı hikikomori. Kabaca bilgi vermek gerek.Yaşamlarının belli bir bölümünde senelerce kendilerini odalarına kapatıyorlar. Yemek verilirse yiyorlar, yıkanmıyorlar, güneş ışığına tahammül edememeye başlıyorlar. Belirsiz bir süre zarfınca bu hikikomori yaşam tarzına devam ediyorlar. Hikikomori'nin nedenleri, sonuçları, tedavisi, sosyolojisi vesairesi üzerine geniş bir yazı yazmayı planlıyorum zaten. Çünkü en klişe tabiriyle "çağın vebası" olarak sıfatlandırabileceğim internet'le yakından ilişkisi var. O konuya sonradan gireriz.

Welcome to the NHK, hikikomori üzerine araştırma yaparken ilk rastladığım argümanlardan biriydi. 24 bölümlük bu anime, bir hikikomori'nin yaşamını konu alırken; kullandığı anlatım biçimi, değindiği yan konuları vesairesi ile; anime sevenlere de, "Neymiş bu hikikomori?" diyenlere de kendini izletiyor. Japon yaşam tarzına, teknolojiye, Multi-Level Marketing çılgınlığına, RPG bağımlılığına, post-modern çağ yalnızlığına ve daha irili ufaklı bir çok "yeni çağ hastalığı"na da sağlam temeller üzerine bina edilmiş eleştiriler yöneltiyor. Esas adamımız Satou-kan'ın iç dünyası, animeye ismini de vermiş olan komplo teorisi gibi özellikleri ile birlikte; animelerin olmazsa olmazlarından durum mizahı örnekleri de ayrı artılar olarak gözüküyor. "Purupuru Pururin" şeklinde bir şarkı var ki hatta; Satou-kan ile birlikte kafayı yemenize neden olabilir. Aynı ses tonuyla sonsuza kadar tekrar eder gibi çalıyor ilk bölümlerde. Hatta aşağıya koydum, tahammül edebilen dinlesin. Satou-kan'ın bu şarkıdan sonra büyük projesi olarak başladığı galge yaratımı da ayrı bir mesele tabii. Galge neymiş ki? Biz bunu animelerde anlattık.



Az buçuk bu konu hakkında merak hisseden her insana sıcak tavsiyedir.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Birde 2008 yapımı Tokyo adlı bir yapım var. İçerisinde üç kısa film barındırıyor, üçüncüsü ve sonuncusu ise "hikikomoriler" üzerine...