6 Mart 2009 Cuma

Milk


"İzlerim bir ara." diye bekletiyordum bu filmi. Oscar gecesinden sonra "İzleyeyim lan!" gazına gelip izledim. Sean Penn ismi bir kez daha kazındı beynime. Van Sant efendinin şimdiye dek sadece "Paranoid Park" isimli filmini izlemiştim. Açıkçası "Keşke izlemeseydim." moduna da girmiştim hafiften. Ama bu film pek şahane olmuş. Biyografiye olan bağlılığı, filmin asıl hikayeyle çatışmasını engelleyen kurgusu vesairesi ile hakketen şahane bir film yapmış amcam.

Bu filmi izlemeden önce Harvey Milk denilen bir adamın varlığından haberdar dahi değildim. Şimdi haberdar oldum, ne değişti? İstediğin kadar samimi ol arkadaş; öyle seçimmiş, supervisorlıkmış olaylarına girdin mi şerefsizin teki oluyorsun. Bakınız Harvey amcamız nasıl da şeker gibi bir insan. Gayet şeker bir ilişkisi de var. Ancak o siyasi ortamlara girince nasıl ikiyüzlüleşiyor, nasıl çıkarıyor tırnaklarını öyle be. Şaşırılası değişim diyelim.

Şahane bir biyografik film oluyor kendisi. Ancak Van Sant'ın hakkı mı yendi Oscar'da? Bence hayır. Bu film, Slumdog Millionaire'e beş basar hem kalitesi, hem işlenişiyle. Ancak senden benden iki gömlek üstün oyuncularla tüm dünyada bilinen film çıkarmak başka bir olaydır, Sean Penn gibi bir canavarla müthiş filmler çıkarmak başka bir olay. Danny Boyle o şapşallarla öyle bir film çekebilmekle bile Van Sant'ı kafadan eler.

Hiç yorum yok: